Ana Sayfa | Yaz?lar? takip   et | Yorumlar?   et

Archive

İsteğe bağlıya devam edebilirsiniz–SSK’dan 48, Bağ-Kur’dan 49 yaşında emekli olursunuz

5 Mart 2009 Perşembe

İlköğretimden, üniversite eğitimine kadar HAKLARINIZI ÖĞRENMENİZİ İSTEMEDİKLERİNDEN, BİLİNÇLİ olarak hiç mi hiç eğitimi verilmeyen sosyal güvenlik ve çalışma hayatımızda geçirdiğimiz sürelere bir göz atarsak görürüz ki, sosyal güvenlik haklarımız biz doğmadan hatta (tüp bebek ile) biz daha anne karnına düşmeden başlıyor ve biz vefat ettikten sonra dul-yetim aylıkları ile devam ediyor, iş yaşamımız ise 15 yaşında başlayıp 65 yaşına kadar devam edip hayatımızın büyük bir kısmını kapsadığı gibi günlük yaşantımızın en az yarısı işyerlerinde geçiyor.

Ancak, iş, işyeri, izin, mesai, emeklilik, iş kazası, ikramiye, fazla çalışma, prim vs gibi hiçbir şeyi bilmeden çalışmaya başlıyor, hayatımızın bazı bölümlerinde de haklarımızın bir çoğunu alamadan da ölüp gidiyoruz.

Haklarımızı bilmediğimiz gibi borçlarımızı da bilmiyoruz ki iş hayatımızda, işçi-işveren-devlet üçlüsünde gereksiz çatışmalara neden olan bu bilinçsizlik-bilgisizliği giderecek, bir makam-mevki yer yok. Sağdan, soldan, kulaktan dolma bilgilere itibar ederek, çalışıyoruz. İşte bu durumda bize yani Çalışma Hayatı- Sosyal Güvenlik uzmanlarına çok iş düşüyordu ki tam 12 yıldır sizlerin soru ve sorunlara cevap bulmaya çalışıyordum ki Habertürk Gazetesi yönetiminden davet geldi, kabul ettim.

İşte bu nedenle de ocak ayının başından beri herhangi bir gazetede yazmıyor Habertürk’ü bekliyordum. Tam 12 yıldır kesintisiz yazarken, 2 ay yazmadan beklemek bana çok zor geldi hatta alışamadım. Artık, buradayım ve bundan çok da memnunum, her hafta mesai günlerinden beş gün sizlere bu sayfadan sesleneceğim. Sorularınıza cevap, sorunlarınıza çözüm getirmeye devam edeceğim. Soru ve sorunlarınızı ….. e-posta adresimden,0212 … faks numaramdan gönderebileceğiniz gibi gazete adresimize mektupla da iletebilirsiniz.

Krizden işverenden çok işsizler etkilenir

Parayı işverene değil halka dağıtın

İşverenlerimiz, sermayedarlarımız örgütlü ve çok sesleri çıkıyor, geniş halk yığınlarının ise örgütleri yok veya sesleri çok az çıkıyor. İşveren ve sermaye örgütleri bizi destekleyin, para verin, yüklerimizi azaltın krizden az etkilenelim, işçi çıkarmayalım diyorlar. Bana göre haksızlar ve doğruyu ifade etmiyorlar.

Krizin sebebi talep yetersizliği değil mi? Talep olmayınca, üretim olmuyor, üretim olmayınca istihdam olmuyor, istihdam olmayınca talep olmuyor, bir nevi krizi daha da derinleştiren sarmal yaşanıyor.

1-Serbest piyasa ekonomisi devlet desteği ister mi?

Son 30 yıldır ülkemizde serbest piyasa ekonomisi uygulanıyor ve uygulamayı savunanlar, devlet, piyasada sadece düzenleyici ve denetleyici olsun, bizler de serbest piyasa ekonomisi içinde üretelim, fiyatı pazar belirlesin yani arz-talep belirlesin diyorlardı. Şimdi de ağız değiştirmişler ve diyorlar ki devlet bize destek çıksın para versin, vergi almasın, prim almasın. Devlet bizi desteklesin, daha düne kadar gölge etmeyin diyenler şimdi üstümüze şemsiye tutun diyorlar. Yani milletin parasını bize verin diyorlar. Esaslı geliri dolaylı vergiler olan (şekerden, ekmekten, sudan toplanan) paralar ile işsizlere para verilmesi için toplanan İşsizlik Sigortası Fonuna göz dikmişler.

2-Destek işverenlere verilsin mi?

Ülke, serbest piyasa ekonomisi değil mi, piyasaya ayak uyduramayan şirket gider piyasa yenisini getirir, merak etmesinler kendi şirketleri batınca dünyanın sonu gelmez. Birilerinin dediği gibi mezarlıklar vazgeçilmezler ile dolu.

Diyelim ki İşsizlik Fonunda biriken 37 milyar (katrilyon) lira işverenlere dağıtıldı. Bu neyi değiştirir, sadece birkaç ay işçi çıkartılması engellenebilir ama talep yaratmayacağından sonunda para bitince işçiler işsiz kalmaya başlar.

Bu arada piyasa ekonomisine müdahale edildiği için bazı şirketler kapanmayacak, kötü olan işadamlarının bir müddet daha işlerine devam etmesi sağlanacağından, fırsat bekleyen daha akıllı, daha piyasaya uygun işadamlarının çıkmasına da engel olacağız.

3-Devlet para dağıtacaksa halka dağıtmalı

Bir para dağıtılacaksa bu halka yani geliri ile geçinen, aldığını yiyeceğe, içeceğe, ısınmaya verenlere dağıtılmalıdır ki, talep yaratsın, üretimi tetiklesin, istihdama fayda sağlasın. Özellikle sosyal devlet ilkesinin de gereği olarak işsizlere verilen, işsizlik ödenekleri tıpkı kısa çalışma ödeneği gibi arttırılabilir. Her haneye 1000 lira gibi eşit tutarda para dağıtılabilir. İşyeri açmak, esnaflık yapmak isteyenlere faizsiz ve belirli bir süre geri ödemesiz kredi olarak da verilebilir.

Labels:

0 yorum:

Blogger Theme By:GosuBlogger and Araba Modelleri .